29 Ocak 2013 Salı

ÖZÜR DİLERİM :(

Bu Pazartesi sizlerle hem dekupaj desenleri hem de ahşap boyama ile ilgili birşey paylaşacaktım. Ancak bu hafta bir takım işlerim, migrenim ve canımı sıkan bazı durumlar yüzünden paylaşımlarımı biraz ertelemek durumundayım. Hepinizden özür dilerim.

Sevgi ile kalın...

25 Ocak 2013 Cuma

PAZARTESİ SÜPRİZLERİM VAR

Merhabalar;

Pazartesi sizlerle yeni keşfettiğim ve ahşap boyama ile ilgilenenlerin inanılmaz derecede işine yarayacağı bir durumu paylaşacağım. Ve deeee bir sürü dekupaj deseni.

Beni takip edin anacımmm :)

Sevgi ile kalın...

24 Ocak 2013 Perşembe

YENİ FENERİ YENİLEME :)

Aşağıdaki Fener Lambayı geçen sene çok uygun fiyata Migros'tan almıştım. Tabii daha ilk gördüğüm anda bu fenerin değişime uğraması gerekecek dedim. Ben beğendiğim obje veya mobilyaların pahalı olanlarından ziyade uygun fiyatlı olup da benim boyayarak istediğim şekli alabilecek olanları almayı tercih ediyorum.
Her zaman ki gibi boyama yapmadan önce resim çekmeyi unuttum. O nedenle orjinal halini görebilmeniz için kutunun resmini çektim. Üst kısmı siyah teneke, alt kısmı da pek hoş durmayan bir gri renkti.
Ahşap olan kısmını, zemini oksit sarı boyadıktan sonra mumladım ve kahverengi ile boyadım ve zımparaladım ama çıkan renk tam beni tatmin etmedi. Üstüne portakal rengi sürdüm hafif fırça darbeleriyle.
Üst kısmını önce kum grisi ile boyadım. Üstüne bulaşık süngeri ile oksit sarısı, kırmızı, portakal rengi ve kahverengi boyayı ayrı ayrı ve rastgele biçimde sürdüm.
Daha doğal görünmesi için fenerin camlarını da çıkardım. Kafamda oluşturduğum görüntüye ulaşmış oldum.
Orjinal halinden daha sıcak ve güzel bir görünüme sahip olduğunu düşünüyorum. Umarım sizlere de ilham vermişimdir :)

Sevgi ile kalın...




16 Ocak 2013 Çarşamba

KAVANOZ SÜSLEME

Reçel kavanozlarından yapmış olduğum baharatlıkları paylaşmıştım daha önce sizlerle. Bu sefer de turşu kavanozlarını süsledim. English Home'dan aldığım peçeteleri kullandım. Önce kavanoz kapaklarını beyaza boyadım. Peçetenin güzel gözükmesi için zeminin beyaz olması gerekiyor. O nedenle kavanozun cam kısmına da beyaz A4 kağıtlarını parça halinde keserek zemin yaptım. Daha önceden almış olduğum fistoları da lastikli iple yuvarlak olacak şekilde dikip, kavanoz boyunlarına taktım.Kavanoz kısmına aynı peçetenin bir çiçekli bir de dantelli kısmını kullandım ama aslına bakarsanız ben çiçekli kısımları sevdim ve hepsini çiçekli olarak değiştirmeye karar verdim. Ancak sizlerle iki versiyonunu da paylaşmak istedim.
Bu kavanozları kendim için yapacağım atölye odamda  düğme veya boncuk gibi ıvır zıvırlarımı doldurarak kullanmayı düşünüyorum.

Sevgi ile kalın...








14 Ocak 2013 Pazartesi

DAMACANA SÜRAHİDEN ŞAMDAN

Daha önce de daha farklı bir versiyonunu yapmış olduğum (http://benimkucukcennetim.blogspot.com/2012/02/romantik-damacana.html) , damacana sürahiyi şamdana uyarlamayı bu sefer anneannem için yaptım. Anneannem daha kokoş olduğu için ona daha şık bir versiyonunu yaptım. Mantık aynı sadece bu sefer mumu tuhafiyeden aldığım inci düğmelerle kapladım. İncileri beyaz tutkalla yapıştırdım. Malzemeleri de daha önceden beğenerek aldığım ve  evde bulundurduğum malzemelerden seçtim. Bu versiyonu biraz daha ağır oldu. Kendime yaptığımda da birkaç değişiklik yaptım. Bakalım siz hangisini daha çok beğeneceksiniz?

Sevgi ile kalın...

Bu anneannem için yaptığım şamdan

Bu da kendim için yapmış olduğum şamdan




12 Ocak 2013 Cumartesi

CANIMA CAN KATAN CANLAR :)

Bugün sizlerle bu dünyada benim için çok ama çooookkkk önemli olan, hayatıma anlam, mutluluk, keyif ve huzur katan canım aşkım ve canım kardeşimin fotoğraflarını paylaşmak istiyorum. İyiki varlar. Onlar bana Yüce Rabbimin bu dünyada bahşettiği çok değerli iki varlık. Rabbime bana sadece onları bahşettiği için ne kadar şükretsem az. Olur da cennete girmeyi hak edersem, ahirette de Rabbim'den ilk isteyeceğim onların yanınmda olması olcacak.Rabbim bizi bu dünyada da ahirette de ayırmasın inşallah.

 
CANLARIM

FANTASTİK ÜÇLÜ :)
CANIM KARDEŞİM
CANIM AŞKIM
HUZUR VEREN BAKIŞLAR
KUZUM BENİM
YAZAR OLACAK ADAM DURUŞUNDAN BELLİ OLUR :)
SONSUZA DEK...




10 Ocak 2013 Perşembe

BEBEK ODASINA KUTU

Kızkardeşim sevdiği arkadaşlarının doğacak bebekleri için bir sürü ciciş almış. Bunları nasıl sunalım diye düşündük ve aklımıza Koçtaş'dan güzel bir kutu almak geldi. Ancak kutu fiyatları bana hak ettiğinden epeyce yüksek geldiği için kendim birşey hazırlamak istedim. Ortada bir sepette kırmızı ve yeşil sıradan kutular vardı epey uygun fiyata. Yeşil olanını aldım. Bu kutuya uygun, bilgisayarımdaki dekupaj resimleri klasörü bebek bölümünden kutu için uygun olan resimleri seçtim ve çıktılarını aldım. Dekupaj tutkalı ile de güzelce yapıştırdım ve küçük dokunuşlarla uygun fiyata çok sevimli bir kutu ortaya çıkmış oldu. Bakalım sizlerde beğenecek misiniz?

Sevgi ile kalın...






9 Ocak 2013 Çarşamba

ESKİTME DERGİ VE GAZETELİK SANDIĞI

Bahaus'da aşağıda ki sandığı gördüğüm gibi bunu almalıyım dedim.Eskitme boyama fikri kafamda direk belirlendi.  Üstüne ne yapacağımı epey düşündüm ama bir türlü karar verememiştim. Tam ortasına büyük bir yazı yazıp, boyamayı düşündüm. İçime sinmedi. Kış ve kar desenleri olan bir peçete aldım. Onu uygulamayı düşündüm. O da içime sinmedi. Babamın ve de aşkımın bana verdiği pul koleksiyonlarından pullar seçip yapıştırmayı düşündüm ama pullara kıyamadım. Sandık epeyce uzun bir süre yağlı boya ile eskitilmiş bir şekilde bekledi. Sonra birgün Bakırköy'de ki Semih Yener'den üstünde birçok resimin bulunduğu büyük bir dekupaj kağıdı aldım ve beğendiğim resimleri sandığın üstüne uyguladım. Bütün uygulamalar bitince de vernikledim. Çeyizlerim kolilerinden birinde yerini aldı. Heyecanla kullanılmayı bekliyor :)

Bu arada sizlere birşey sormak istiyorum. Ben İstanbul'da epeyce detaylı bir araştırma yapmama rağmen bir türlü çok kapsamlı ahşap boyama malzemeleri satan bir yer bulamadım. Büyükçekmece'de çok güzel bir yer vardı. Orası kapandı. Eminönü'ndeki mağazalar çok yetersiz. Semih Yener'den çok ümitliydim ama o da pek beklentilerimi karşılamadı maalesef. Bildiğiniz güzel bir yer var ise ve paylaşırsanız çok sevinirim.

Sevgi ile kalın...




7 Ocak 2013 Pazartesi

KAKTÜSLERİMİZ

Malum evimizde 3 tane kedimiz olunca evde çicek bakmak tamamen hayal oluyor. Ya kimse yokken çaktırmadan saksılara düzenli çiş yapıldığı için kökler çürüyor, ya da çiçeğin üstündeki yapraklar ve çiçekler pançik pinçik edilene kadar bizim cadılar tarafından taciz ediliyor. O yüzden bende kaktüs almaya karar verdim. Kaktüsleri seviyorum. Bakımları çok kolay. Kışın ayda bir çok az sulamak yeterli. Ama benim onları sevmemin nedeni bakımlarının basit olması değil, karakteristik özellikleri. Uçsuz bucaksız çöllerde, suyun olmadığı, güneşin kavurduğu bir ortamda binlerce yıldır varlıklarını sürdüyorlar. İnternette biraz araştırdım ama kaktüsler üzerine çok büyük bilim çalışmaları yapılmamış. Ama Allah hayatta hiçbir şeyi hikmetsiz yaratmadığına göre kaktüslerin de büyük hikmetleri olduğuna eminim. Ne bileyim işte, kimseye yük olmadan dimdik ayakta oldukları için asil geliyorlar bana.

Kaktüslerimin saksıları da güzel ve eğlenceli olsun istedim. Bahausdan üç tane toprak saksı aldım.Önce fırçaya beyaz boya sürüp gelişi güzel saksılara ve altlarına sürdüm. Üstlerine kalp çizdim ve her birinin kalp kısmını, ağız kısmını ve altlıklarıın iç kısımlarını farklı renklerde boyadım. Tebeşirle de üstlerine benim, kardeşimin ve aşkımın isimlerini yazıdm. Biz çok sevdik ve daha başka kaktüsler de alıp, her birini farklı renge boyayıp ve değer verdiğimiz kişilerin isimlerini yazmaya karar verdik. Kedişler kaktüslere birşey yapamıyor dedim ama benim ki biraz yumuşak ve dikensiz olduğu için cadılardan bir tanesi kafasını uçurmuş bile :) Biraz çirkin duruyor ama tekrar çıkar diye ümit ediyorum :)

Sevgi ile kalın...





6 Ocak 2013 Pazar

BİTEN BİR YILIN ARDINDAN

Eskiden heyecanla ve umutlarla beklerdim yeni yılı. Artık daha sakin, daha olgun biraz da ömrümüzden hızla akıp geçen zamanın idraki ile buruk karşılıyorum yeni yılı. Eskiden sorgulamazdım çünkü. Direk yaşardım zamanı. Eskiden zaman yavaş akardı benim için. Daha önümde uçsuz bucaksız yıllar vardı. Ama bugün anlıyorum ki zaman çok hızlı akıyor. Şuan otuzüç yaşındayım ve ben ne zaman bu kadar büyüdüm diye hayretler içinde kalıyorum. Bana sorarsanız ben hala anne babasının sevilmeye doymayan küçük şımarık kızı gibi hissediyorum kendimi. Ne zaman bu kadar büyüdüm? Daha geçenlerde onsekiz yaşıma gelmeyi sabırsızlıkla beklemiyor muydum? Nasıl bu kadar hızlı geçti zaman? Hani o sonu gözükmeyen uçsuz bucaksız yıllar....

Ve anladım ki zaman bu hayatttaki en önemli kavram. Bu kadar hoyratça kullanılmamalı. Her dakikası, her saniyesi özenle, israfsız kullanılmalı. Çünkü sen zamanı önemsemezsen o da seni önemsemez. Bir bakmışsın 70 - 80 yaşındasın ama doya doya yaşanmadan geçmiş yıllar. Benim hem çevremden hem de okuduklarımdan gözlemlediğim ve öğrendiğim, verimsiz ve dikkatsizce zamanı kullanan insanlar, hayatın anlamını kavrayamadan, varoluş amacını anlayamadan, bu dünyaya hiçbir şey veremeden ve de bu dünyadan yüzeysel edinimler hariç hiçbirşey alamadan göçüp gidiyorlar. Canım aşkım her mezarlık önünden geçerken bana derki bu mezarlarda yatanların %90'ı neden yaşadıklarını, bu hayattaki amaçlarının ne olduğunu hatta kendilerinin kim olduğunu bilemeden ölüp gittiler. Ne kadar doğru bir tespit. Çünkü onlar zaman içerisinde sorgulamadan yaşadılar yıllarını ve silik hayatları ölümleriyle tamamen silindi gitti.

 Ama ben bu hayata bir şey katmadan ve bu hayatın benim için sunduğu gerçek manayı kavramadan, sıradan insanlar gibi ölmek istemiyorum. O yüzden de bütün algılarım açık bir şekilde zamanı ve hayatı görerek, özümseyerek, okuyarak, anlamaya çalışarak, düşünerek ama en önemlisi de değişerek yaşamaya çalışıyorum. Son birkaç yıldır her yeni bir yılın başlangıcında kendi kendime bir durum değerlendirmesi yapıyorum. Geçen bir sene bana ne kattı, benden ne götürdü, bana ne öğretti. Ne kadar geliştim, ne kadar değiştim... Eğer biten sene beni olumlu anlamda değiştirmediyse, olgunlaştırmadıysa, geliştirmediyse demek ki o sene boşuna yaşanmış, israf edilmiş,çöpe atılmış bir sene. Sizi bilmem ama benim çöpe atacak zamanım yok. Bırakın yılı çöpe atacak dakikam bile yok.

Belki şunu düşünebilrisiniz. Bu kadar ahkam kesiyosun ama sen de zamanını tam manasıyla verimli kullanıyor musun. Maalesef hayır. Zamanı şuan kendi istediğim gibi daha da doğrusu olması gerektiği kadar verimli kullanamıyorum ama çok çabalıyorum. Bunun için çalışıyorum, üzülüyorum, mücadele ediyorum. Bence önemli olan da bu. Hayatta istediğiniz hiçbir şeye bedelsiz ve hemen ulaşamıyorsunuz. İstediğiniz şeyin bedeli kim zaman para, kimi zaman fiziki yorgunluk, kimi zaman manevi yorgunluk, kimi zaman sevdiğiniz şeylerden feragat etmek oluyor. Mutlaka ama mutlaka bir bedel ödemek zorundasınız. Bende zamanımı verimli kullanmak için ciddi bir çaba gösteriyorum. Yanlış edinilmiş alışkanlıkları değiştirmek çok kolay olmuyor ama imkansız da değil. Maalesef  biraz zaman alıyor. Ama benim içim rahat. Bugün ölsem rahat ve huzurlu ölürüm. Çünkü ben bilinçli yaşamaya başladığım son bir kaç yılımın hakkını vererek yaşadım. Her geçen sene daha geliştim, olgunlaştım, daha çok öğrendim ve öğrendiklerimi hayata geçirdim elimden geldiğince. Belki kapasitemin tam anlamıyla gerektirdiği başarıya henüz ulaşamadım ama sınırlarımı zorladım, mücadele verdim ve bunların olumlu sonuçlarını da kendimde gözlemledim.

Dört dörtlük, hatasız, mükemmel bir kul olmak diye bir şey zaten söz konusu olamaz ama neden kendi yetenek ve sınırlarımızın en üst seviyelerine ulaşmak için çaba harcamayalım. Bizler de öldüğümüzde neden yaşadığını, kim olduğunu bile bilmeyen insanlardan mı olalım. Ben kendime bunu yakıştıramıyorum. O yüzden de yeni bir yıla geçen senekinden daha iyi bir Pınar olmak amacı ve gayreti ile giriyorum.

Yeni yılın hepiniz için huzur, mutluluk, sevgi ve mutluluk dolu geçmesi dileğiyle...

Sevgi ile kalın...