14 Şubat 2012 Salı

SEVGİLİME İTHAFEN


Aslında ben bu tip ticari amaçla ortaya atılmış ve tüketim için insanların zayıf noktalarının kullanıldığı durumlardan haz etmiyorum. O nedenle ne nişanlıma hediye almayı düşünüyorum, ne de ondan hediye bekliyorum. Hediye hiç beklemediğiniz bir zamanda karşı tarafın tamamen içinden gelerek ve sizi mutlu etmek için alındığında çok keyifli ve anlamlı oluyor. Bugün için eminim ki kadınların da erkeklerin de birçoğu bir zorunluluk hissederek, sıkılarak ve istemeyerek sevgililerine hediye almışlardır. Böyle bir durumda da hediyenin de bugünün de bir anlamı olmuyor bence. İçinde samimiyet ve içtenlik barındırmayan hiçbir eylem anlamlı olamıyor maalesef.

Ama tabii bu demek değil ki bugünü ticari amacından kurtarıp bir takım güzel eylemlere döndürmeyelim. Sevgilinize, eşinize güzel mesajlar atabilirsiniz. Ona olan duygularınızı, onu neden sevdiğinizi anlatan bir mektup yazıp çaktırmadan okuduğu bir kitabın içine, ya da yastığının üstüne koyabilirsiniz. Sevgili iseniz ve böyle bir imkanınız yoksa mail gönderebilirsiniz. Eşinize onun en sevdiği yemekleri yapıp, güzel bir kıyafetle sürpriz yapabilirsiniz. İki taraftan birinin uzun zamandır yapmak veya gitmek istediği bir etkinliği ayarlayabilirsiniz. Kısaca bana göre sevginizi belli etmemin en basit ve sıradan yolu hediye almak. Ama bugünü bahane ederek, içinizden geçen duyguları tüm içtenliğinizle karşı tarafla paylaşmak veya uzun zamandır yapmak istediğiniz bir eylemi sürprize dönüştürmek, bana göre hediyelerin en güzeli ve anlamlısı.

Bende bugün aşkıma ithafen yazmak istiyorum bu yazımı. Onu neden bu kadar sevdiğimi ona anlatmak ama bunu herkese de duyurmak istiyorum. Çünkü o hayatımda tanıdığım ve tanıyabileceğim en özel insan. “Kuzguna yavrusu şahin görünürmüş” misali bir durum değil ama bu. Ben 32 yaşındayım ve 2,5 senedir nişanlımla birlikteyiz. Ama biz 25 senelik birbirini tanıma faslını sanırım 2,5 seneye sığdırdık. Çok şanslıydık çünkü ikimizin de çalışmadığımız bir döneme denk geldi ilişkimiz. İkimizde hayata dair çok yorgun ve yaralıydık birbirimizi tanıdığımızda. Ve ikimiz de kendimizi çok yalnız ve uzaylı gibi hissediyorduk. Ama birbirimizi tanıdığımız andan itibaren birbirimize çok kenetlendik. Birbirimizin sırdaşı, yoldaşı, dayanağı, gücü, dostu, arkadaşı, annesi, babası… her şeyi olduk. 2,5 senedir birlikte vakit geçirmediğimiz çok az gün oldu. Ve bu 2,5 senenin her günü 8-9 saat konuşarak geçti. Birbirimize çok açık ve dürüst olduk. Düşüncelerimizi, duygularımızı, korkularımızı, sırlarımızı, kızgınlıklarımızı hiç saklamadık birbirimizden. Ruhlarımız çırılçıplak kaldı birbirimize karşı. O kadar ki bazen kendimden sakladığım duygularım bile açığa çıktı onun sayesinde.  O girdiğinden beri hayatıma kendimi tam hissediyorum. Ondan önce 30 yıl yarım yaşamışım. Ama Rabbime binlerce kez şükürler olsun ki onu tanımadan ölmeme izin vermedi. Böyle bir aşk insana eğer çok şanlıysa hayatı boyunca sadece bir kere nasip olur diye düşünüyorum. Ve ben çok ama çok şanslıyım.

Diyeceksiniz ki hiç mi kavga etmiyorsunuz, hiç mi farklılıklarınız yok. Kavga ediyoruz hem de ettiğimiz de çok şiddetli oluyor kavgalarımız. Yoğun sevgilerin kızgınlık ve kırgınlıkları da yoğun oluyor. Ama biz her kavgamızdan çok şey öğrendik. Kavgalarımız da birbirimizi çok daha iyi tanıdık. Çok şey öğrendik. Her kavgamız daha çok kenetledi bize birbirimizi. Farklılıklarımız da var. Ama biz onları da avantaja çevirdik. Birbirimizi dengeledik. Farklılıklarımıza uyum sağlamayı, saygı göstermeyi öğrendik. Ancak bence ilişkinin ve aşkın uzun yıllar devam etmesi için önemli olan hayata bakışımız, zevklerimiz, eğlence anlayışımız, ahlaki değerlerimiz, hayallerimiz birbirine çok benziyor. Farklılıklarımız daha çok karakteristik özelliklerimizde. Mesela ben çok heyecanlı ve tezcanlı biriyim. Sevgilimse çok sakin ve soğukkanlı. Ben sosyalleşmeyi, diğer insanlarla konuşmayı çok seviyorum. Sevgilimse hiç hoşlanmaz. Ama bu farklılıklarımız da birbirimize yaklaşmayı becerdik. Uç durumlarımızı törpüledik. Birbirimize bu konularda saygı duymayı öğrendik.

Şimdi yazının başında belirttiğim benim sevgilim çok özel bir insan kısmına geri dönmek istiyorum. Benim sevgilim çok özel bir insan çünkü o çok ama çok iyi bir insan. Sadece bana karşı değil. Doğaya, hayvanlara, düşkünlere, zayıflara. Aslında bu çok iyi bir insan olduğunu göstermez çünkü bu zaten tüm insanlarda olması gereken bir durum. Ama benim sevgilim zalimlere karşı da iyi bir insan. Hem de ona karşı çok büyük zalimliklerde bulunan insanlara karşı bile çok iyi bir insan. Kendini çok iyi eğitmiş, Allah inancı çok yüksek insanların bile çileden çıkabileceği durumlarda, o soğukkanlılığından vazgeçmez. Atacağı her adımda doğru bir insan olmak için çaba harcar ve bunu da becerir. Doğru ortamlarda doğru insan olmayı bile beceremeyen, dünyanın zıvanadan çıktığı günümüz ortamında ultra yanlış ortamda bile en doğru olmayı beceren sevgilimle çok gurur duyuyorum. O benim hayatımda tanıdığım en saygı değer, en güçlü, en ahlaklı, en temiz kalpli, en fedakar, en cefakar insan. Allah onun yolunu açık etsin. Eğer bir gün olur da yollarımız ayrılsa dahi Allah her şeyin en güzelini ve özelini ona nasip etsin.

Seninle iftihar ediyorum canım aşkım. Hayatıma kattığın anlam ve renkler için sana sonsuz teşekkürler. Bana yalnız olmadığımı, her koşul ve durumda arkamda olacağının güvenini hissettirdiğin için teşekkür ediyorum. Senin yanında yüzde yüz kendim olma imkanını bana verdiğin için, beni her halimle sevip, kabul ettiğin için teşekkür ediyorum. Zaman zaman çileden çıkartacak şımarıklarımı, kaprislerimi ve huysuzluklarımı olgunlukla karşıladığın için teşekkür ediyorum. Seni çok seviyorum ve hep seveceğim. Allah bizi bu dünyada da ahrette de ayırmasın inşallah. Sen benim kıymetlim, değerlim, muhteşem erkeğim, yakışıklı bebeğimsin. Rabbim seni her türlü kötülükten, nazarlardan korusun…







Hiç yorum yok: